-
1 всевозрастающий
-
2 все
her şey; hep; hâlâ; sırf* * *I всемест.1) см. весь2) → сущ., мн. herkesII всёмест.1) см. весь2) → сущ., с herşeyвсе, что на́до — ne gerekse hepsi
все э́то изве́стно — bütün bunlar bilinen şeyler
все э́то спле́тни — bunlar hep dedikodu
III всёэ́то ещё не все — dahası var
нареч.1) (всегда, постоянно) hep2) ( до сих пор) hâlâ3) (только, исключительно) sırf4) в соч., → усил.все смеле́е и смеле́е — gittikçe / giderek artan bir cesaretle
все реши́тельнее — giderek daha kararlı
все возраста́ющая роль нау́ки — bilimin giderek artan rolü
все увели́чивающиеся долги́ — arttıkça artan borçlar
больно́му станови́лось все лу́чше и лу́чше — hasta iyileştikçe iyileşiyordu
••все равно́ — nasıl olsa
он все равно́ уе́дет — nasıl olsa gidecek
все равно́ узна́ем — nasıl olsa öğreniriz
См. также в других словарях:
MÜTEZAYİD — Gittikçe artan, çoğalan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
aksine — zf. Tersine Dikkatle dinlemiyordu bu haberleri. Aksine gittikçe artan bir güvensizlik duyuyordu söylenen sözlere. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
maddiyet — is., fel., esk., Ar. māddiyet Maddilik Gittikçe artan sessizlik içinde bu iki adamın maddiyetleri birer gürültü çıkarıyor gibi geliyor. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
parıltı — is. Parıldama, göze çarpan parlaklık Bütün gözler onun gittikçe artan parıltısıyla kamaşmış gibiydi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
güvensizlik duymak — güvenmemek Gittikçe artan bir güvensizlik duyuyordu söylenen sözlere. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük